Ana içeriğe atla

Şükretmeye Dair – Hz.Mevlana

“İman iki kısımdan müteşekkil bir bütündür; 
onun bir yarısını sabır, diğer yarısını da şükür oluşturur.”
(Şuabü’l-İman, 123/7; Feyzu’l-Kadîr, 188/3)


Şükre mani olan şey hamlık açgözlülüktür. Şükür, nimetleri avlayıp bağlamaktır. Şükretmeye başladığın vakit, ihsanın, iyiliğin artmasına hazır hale gelirsin. Hak Tealâ Hazretleri bir kulunu sevince, ona bela verir. Eğer sabrederse derecesini yüceltir ve eğer şükreylerse onu şeçkin kılar. Kimileri Allah’ın lütfuna , kimileri de kahrına şükreder. Onların her ikisi de hayırlıdır. Şükür öyle bir bağlılıktır ki, kahrı lütufa dönüştürür. Akıllı ve olgun kişi, huzur için de, bela için de Allah’a şükreden kimsedir. Muradı cehennem bile olsa, bu kişi Hakk’ın seçtiği kimsedir. Şükür maksuda ulaşmayı kolaylaştırır. Zira dille şikayet, kalple şikayet etmeyi doğurur. Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuştur: Yani “Cefa verenin, zulmedenin yüzüne karşı gülüşüm, onu öldürmektir.” Burada gülmekten kasdedilen , şikayet edilecek yerde şükretmektir. 

Semerkand Dergisi 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...