İmam Rabbânî (k.s) (1034/1625), bir mürşid terbiyesine girmenin hedefini kısaca şöyle belirtmiştir: “Bir mürşid terbiyesine girmekten maksat; hakiki imana ulaşıp, ilâhî emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.” “Fenâ ve bekâ hallerinin elde edilmesinden asıl gâye “yakîn” hâlinin hâsıl olmasıdır. Bundan başka bir şey düşünmek (Mesela, ALLAH’ın kendisine hulûl edip bedenine girdiğini yahut kendisinin ALLAH’ın zatında kaybolduğunu, veyâ ibadetlerin kendisinden düştüğü bir makama ulaştığını söylemek) dinden çıkmaktır.” “Asıl maksat, aşk ve muhabbet değil, kulluktur. Aşk, cezbe ve muhabbet güzel kulluk içindir. Velayet mertebelerinin en sonu kulluk makamıdır. Ondan daha üstün bir makâm yoktur.” “Tarikat ve hakikat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rızâ makâmı için gerekli olan ihlasın elde edilmesidir, başka şey değildir!” Büyük veli Ebû Talib el-Mekkî (k.s) demiştir ki: “Kalbinde ALLAH’tan başka bir muradın kalmaması için cehd ve gayret et. Bu murat sende...
"Allah (c.c) yolunda en büyük sermaye iman ve sevgidir. Bir şeye inanmayan onu sevemez; sevemeyen, sevdiğine hizmet edemez. Bu yol, sevgiyle başlar, sabırla devam eder.Hak yolunda sabırsız yol alınmaz...Usulünce gidilmezse, hedefe varılmaz...."