Doğruluk, insanın her yerde, her meselede ve her hükümde sarılmak zorunda bulunduğu en güçlü dayanaktır. Müslüman, hayatını yalandan, zandan ve başkaları hakkında kötü düşünceden arınmış bir şekilde kurmalıdır. Zira yüce hakikatler, hayatın akışı içerisinde insanlar arasındaki çeşitli münasebetlerde ortaya çıkar. Müslüman doğru insandır. Yürüdüğü yolun adı Sırat-ı Müstakim, yani Dosdoğru Yol’dur. Bu yolun yolcusu hayatını bütün yönleriyle doğruluk üzerine kurmuş demektir. Müslümanın hedefi doğru olandır, o hedef için seçtiği yöntem de öyledir. Bu konuda o kadar hassastır ki, kişisel zannına göre hüküm vermekten dahi uzak durur. Zira Hz. Peygamber s.a.v. müslümanların kaçınmaları gereken hususları sayarken, zannı ve kuşku veren düşünceyi de zikrederek şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının çünkü o konuşmada en büyük yalandır.” (Buharî) “Sana kuşku vereni bırak, kuşku vermeyene sarıl. Doğruluk kalp huzuru, yalan ise şüphedir.” (Tirmizî) Kuran-ı Kerim’de de insanların şüphelerin peşine d...