“Hevâ-yı aşka uyup kûy-i yâra dek gideriz, Nesîm-i subha refîkiz, bahâra dek gideriz.” (Nâilî-i Kadîm) [Aşk’ın hevâsına uyarak sevgilinin bulunduğu yere kadar gideriz. Sabah esintisine yoldaşız; (ona eşlik ederek) bahara ulaşırız.] Nailî, Divan edebiyatının önemli şairlerinden biri. 16. asrın ilk yarısında İstanbul’da yaşamış. Şairimiz, âşıklara mahsus bir kararlılığı, bir nevi meydan okumayı yansıtan yukarıdaki beytinin her iki mısraında, söz konusu kararlılığı pekiştirmek için aynı şeyleri farklı kelimelerle tekrar etmiş. Aşkın hevâsına, yani âşığı mâşukuna meylettiren heveslenmelere uyup sevgilinin semtine yönelmek de, nesîm-i subh’a (sabah esintisine) eşlik edip bahara doğru yol almak da aynı kapıya çıkıyor. Çünkü âşığın baharı sevgilinin bulunduğu yerdedir. Hayatı, canlılığı, gönlü okşayan latif ses ve kokuları, bütün güzellikleri ancak “kûy-i yâr”da bulur âşık. Bu meyanda sevgilinin bulunduğu semtin âşık için taşıdığı tehlikele...
"Allah (c.c) yolunda en büyük sermaye iman ve sevgidir. Bir şeye inanmayan onu sevemez; sevemeyen, sevdiğine hizmet edemez. Bu yol, sevgiyle başlar, sabırla devam eder.Hak yolunda sabırsız yol alınmaz...Usulünce gidilmezse, hedefe varılmaz...."