Ana içeriğe atla

"Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş, Bir veliye bende olmak cümleden a’la imiş..."

 "O dem ki bu cihandan bir Sultan gitti, 

Sevindi ahiret amma bu cihandan safa gitti..."


Ahmed b. Hanbel buyuruyor;
"Bidat ehline söyleyin:
Bizimle sizin aranızda nasıl bir fark olduğu cenazelerimizde belli olacaktır."

"Kırk beldeden kırk nakışçı gelse bizdeki hasret ve hüznün söküğünü bu saatten sonra dikemez..."
12 Temmuz 2023 Çarşamba / 14:10
Mütevazilere muhabbeti bol olan, itimadımız, dayanağımız, delilimiz, gözümüzün nuru, kalbimizin süruru, efendimiz Gavsımız kuddise sirruhu hazretleri dar-ı bekaya irtihal etmiştir. Rabbim makamını ali, mekanını cennet etsin bizleri şefaatlerinden mahrum bırakmasın.... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...