Eserleriyle asırları ihya eden büyük âlim İmam Gazalî (rh.a), Kimya-yı Saadet adlı eserinde
dünya sevgisinin ahirete tesiri hakkında der ki:
Kabir azabının mâsivâya (Allah Tealâ’dan başka
şeylere) olan sevgi ölçüsünde kimine hafif, kimine şiddetli olduğunu
bilmelisin. Dünyada bağlılığı yalnızca tek şeye olan kimseyle, kalbini mal
mülk, giyim kuşam, makam mevki, hizmetçi ve binek gibi dünya nimetlerine
bağlayan kimsenin kabirdeki hali elbette aynı değildir.
Kişiye bir atının
çalındığını haber verseler, bu duruma on atının çalınmasından daha az üzülür.
Elinden malının tümünü alsalar, yarısının alınmasından daha çok üzülür, acı
çeker.
Bütün malının alınmasına da eşinin, çocuklarının eşkıyalar
tarafından götürülmesinden, yapayalnız kalmaktan daha az üzülür.
Ölüm de; mal, servet, çocuk, eş ve dünyada olan her şeyi toptan
alır, insanı yalnız bırakır. Ölümün özeti budur.
Herkesin azabı ya da rahatı dünyaya olan
bağlılığı veya uzaklığı ölçüsündedir. Dünyanın her yönden yüzüne güldüğü, her
türlü imkâna sahip, fakat ahireti unutmuş kimseler için Allah Tealâ şöyle
bildirmiştir:
“Bu (azap), onlar dünya hayatını
ahirete tercih ettikleri içindir.” (Nahl 107)
Böyle kimselerin azabı çok şiddetli olur. Allah Rasulü s.a.v.
buyurmuştur ki:
“‘Şüphesiz onun sıkıntılı bir
hayatı olacak.’ (Tâhâ 124) ayetinin niçin indirildiğini biliyor musunuz? Kabir
azabı hakkında indirilmiştir. Canımı tenimde tutan Allah’a yemin ederim ki
kabirdeki kimseye doksan dokuz yılan musallat edilir. Her yılanın dokuz başı
vardır. Kıyamet gününe dek ölünün bedeninin içine üfürürler, onu ısırır ve
tırmalarlar.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 3012)
Basiret sahipleri bu yılanları basiret gözü ile görür. Fakat
ahmaklar “Biz filanın kabrine baktık, bunlardan hiçbirini göremedik. Eğer
kabirde böyle şeyler olsaydı, gözümüz sağlamdır, biz de görürdük!” derler.
Böyle ahmaklar bilmeli ki, bu yılanlar ölen kimsenin ruhunda
gizlidir. Onun ruhunun içinden çıkmış değil ki başkası da görebilsin. Aslında
bu yılanlar ölmeden evvel de onun içindeydi de o kimse bunu bilmiyordu.
Yine o ahmaklar bilmeli ki, bu yılanlar ölen kişinin
sıfatlarından meydana gelmiştir. Başlarının sayısı da kişideki kötü özellikler
kadardır. O yılanların tohumu dünya sevgisidir. Başlarının sayısı ise, dünyaya
bağlılık sebebiyle peyda olan kin, haset, riya, kibir, hırs, hile, düşmanlık,
makam mevki ve mal mülk sevgisi gibi kötü huylar adedince olur.
Bu yılanların aslı ve başlarının çokluğu basiret nuruyla
anlaşılabilir. Fakat deniz kadar geniş olan kötü huyların sayısı ancak nübüvvet
nuruyla bilinir.
Semerkand Dergisi / Mehmet Ali ÖZKAN
Yorumlar