Ana içeriğe atla

~Müminin ve Münafığın Halleri~


Hatem-i Esam rh.a. şöyle der: “Hakiki mümin tefekkür ve ibret halindedir. Münafık ise hırs ve uzun emelle meşguldür.
Mümin her şeyden ümidini kesmiştir, sadece Allah Tealâ’dan ümit eder. Münafık ise herkesten ümit eder, umutludur, yalnız Allah Tealâ’dan ümidini kesmiştir. Mümin kendini herkesten güvende hisseder (Allah dilemedikçe kimsenin kötülük yapamayacığını bilir, kimseden korkmaz), sadece Allah Tealâ’dan emin değildir, ancak O’ndan korkar. Münafık ise Allah’tan başka herkesten korkar.
Mümin malını din yolunda Allah için feda eder. Münafık ise dini mala feda eder.
Mümin ibadet eder, ağlar, üzülür. Münafık ise günah işler, güler.
Mümin yalnızlığı, halveti sever. Münafık ise kalabalığı, insanlara karışmayı ve gösterişte bulunmayı sever.”
Kimya-yı Saadet / Semerkand Dergisi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...