Allah Teâlâ, Kur’an-ı
Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنْ
الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنْ الْأَمْوَالِ وَالْأَنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ
وَبَشِّرْ الصَّابِرِينَ
“And olsun sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan,
canlardan ve mahsullerden yana eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri
müjdele.”
Başka bir ayet-i kerimede ise Allah Teâlâ,
إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ
أَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ
“Ancak
sabredenlere mükâfatları, hesapsız ödenecektir” buyurmuştur.
Ayetin tefsirinde, onlar için bir ölçü
kullanılmaksızın dolu dolu verilir denmiştir.
Bunun sebebi şudur: Hiç şüphesiz nefse en ağır ve
en zor gelen ve en sevmediği şey sabırdır. Tabiata en acı ve şiddetli gelen
odur. Nefis sabırda acı çeker. Hırs anında gazabı tutmak sabırla olur. İnsanın
nefsini ezmesi ve yumuşaklığı elde etmesi sabırla mümkündür. Tevazu ve kendini
gizlemek ayrı bir sabır ister. Edeb ve güzel ahlak sabırla elde edilir. Halka
eziyet etmemek ve sıkıntılarına tahammül göstermek sabırla sağlanır. Bunlar,
ekseri şahısların yapmakta zorlandığı ve darlandığı büyük şeylerdir. Nefisler
bunları kabul etmez, sıkıntıya ve şiddete başvurur. Bir haberde şöyle
zikredilir:
“Amellerin
en faziletlisi, nefislerin zorlanarak yaptığı amellerdir.”
Bunun için, Allah’u Teâlâ, muttaki ve sadıklara
şiddetli sıkıntı ve zorluklarda sabrı şart koşmuş, sadakat ve takvalarını sabır
sayesinde gerçekleştirip kemalatlarını onunla tamamlamıştır.
Yüce
Yaratıcımız bu dünyada her şeyi iyilik olsun, iyiliğe sebep olsun, diye
yaratmıştır. Bütün mesele hayatı doğru okumak, doğru anlamak ve doğruluk üzere
yaşamaktır.
Yaşadığımız
dünyada rahatlık ile sıkıntı iç içe örülmüştür. Burası imtihan, amel ve sabır
yurdudur. Burada nefsimizin her istediği olmaz. Onun her istediğinin olmayışında
pek çok hayır vardır. Bu hayrın ne olduğunu kul bilmese de yüce Yaratan bilir.
O'nun her işi güzeldir.
İbnu Ebi’d-Dünya,
Muhasebetu’n-Nefs, No: ll3 el-Mekki,Kutu’l-Kulub,II,353-354
Yorumlar