Devenin Kanadı
Söylenen her hikmetli sözün zâhiri kadar bâtını da vardır. Hatta sözün muhatabına veya makamına göre mana mertebeleri değişir. Hele bu söz tasavvuf erbabının eline geçerse manalar daha da çeşitlenir, derinleşir.
Hikmetli söyleyişler için bir zemin teşkil eden latifelerde ise öyle kelimeler kullanılmıştır ki, muhatabı hemen maksadı anlar, payını alır. Bu yüzden latife demişler; yani incelik... Böyle sözlerin bir diğer adı da “nükte”dir.
Söz erbabı kişiler, ecdadın hikmetli sözlerindeki manalara vâkıftır. Fakat herkes böyle değildir; sözün maksadını izah gerekir. Bu yüzden hikmetleri, latifeleri şerh eden ârif zatlar olmuş, bize de bu deryadan bir yudum da olsa içirmişlerdir.
Bu zatlardan biri de Seyyid Burhaneddin rh.a.’dir. Nasreddin Hoca’nın latifelerini şerh ederek maksadını ve manalarını bize açmıştır. Gelin, bu latifelerden birini okuyalım, sonra da şerhine bakalım:
“Hoca bir gün vaaz ederken ‘Ey müslümanlar, Hak Tealâ’ya şükredin ki deveye kanat vermemiş. Eğer vermiş olsaydı evlerinize yahut bahçelerinize konarak başlarınıza yıkardı!’ demiş.”
Latife bu kadar; öncesi ve sonrası yok. Yani Nasreddin Hoca merhum söyleyivermiş, geçmiş. Fakat ne demek istemiş, Seyyid Burhaneddin şöyle açıklıyor:
“Allah’ın büyüklüğünü ve ihsanını görün, her kuluna makam mevki vermediği için şükredin. Çünkü herkese kabiliyetine göre ihsan olunur. Kabiliyeti olmayan mevki sahipleri insanları perişan eder.”
Semerkand Dergisi
Yorumlar