Ana içeriğe atla

"Olacağı buydu...."

"İşi ehli olmayana (layık olmayana) tevdi edildiği (verildiği),zaman kıyameti bekle." (Buhari)

"Şimdi kime neden şikâyet ediyoruz?"

Erbaş'ın hutbesi bazı İslam düşmanlarını harekete geçirdi ve Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Cübbeli Ahmet Hoca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Diyânet Reisi zinâya ve eşcinselliğe “Helâl” mi diyecekti? Diyânet, kendi görevini yapmayı hatırladığı için tebrîke şâyândır. Allâh’ın dînine dogma diyenlerin zâten bu konuda söz hakkı yoktur... Lâkin bunları şımartan İstanbul Sözleşmesinin örtülü feministler tarafından bu dönemde çıkartıldığı da göz ardı edilmemelidir. Şimdi kime neden şikâyet ediyoruz?! Olacağı buydu, Allah beterinden muhâfaza eylesin" 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...