Sûfîlerin hallerine sürekli itiraz eden bir genç vardı. Bir gün Zünnûn-i Mısrî (k.s) o genci yanına çağırdı ve elindeki yüzüğü ona verip:
– Falan ekmekçinin yanına git ve bu yüzüğü bir altın karşılığında ona rehin olarak ver, dedi.
Genç yüzüğü alıp götürdü. Fakat söylenen miktarı vermediler. Genç şeyhin huzuruna geri geldi ve:
– Bir dirhemden daha fazlaya rehin almıyorlar, dedi. Şeyh:
– O halde falan mücevheratçıya götür de kıymetini biçsin, dedi.
Genç yüzüğü tekrar götürdü, kuyumcu yüzüğe iki bin altın kıymet biçti. Tekrar gelip vaziyeti anlatınca Zünnûn-i Mısrî k.s. dedi ki:
– İşte sûfîlerin haline dair senin bilgin, ekmekçinin bu yüzük hakkındaki bilgisi gibidir.
Bunun üzerine genç tevbe etti ve zihnindeki sorular yok olup gitti.
(Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ)
Abdullah Demirtaş – Hal Dili, Semerkand Dergisi
Yorumlar