Ana içeriğe atla

Maneviyat Fakirlerine de Merhamet



Kendisine iyilik yapılacak fakirlerden birisi de edepten yoksun olan kimsedir. Edebi olmayan insan ne kadar fakir ve düşkündür! İnsanı insan yapan, ona gerçek değerini veren edeptir.
Gönlünde insanlara verebileceği bir sevgisi bile olmayan kimse de fakir ve yalnızdır. Kimseyi sevemeyen insan, kimse tarafından da sevilmez. Bu dünyada sevgi olmadan sefa da olmaz.
Güzel ahlâk, iffet, edeb, sabır, vefa, müsamaha ve sevgi gibi manevi cevherlerini kaybetmiş bir insan, insanlığın en fakir ferdi olup yardıma muhtaçtır. Manen zengin müminlerin bir görevi de bu tür insanların ihtiyaçlarını gidermektir.
Böyle insanı ihya etmek için ne yapılsa, ne kadar masraf edilse, ne kadar vakıf kurulsa, okul açılsa, seferber olunsa, gözyaşları aksa, hayır dualar edilip manen ölmüş kalbin üzerine ilahî rahmet çekilse değer.
Hedefi iman ve edeple insanı ihya etmek olmayan bütün kurum ve kuruluşlar kusur içindedir, insanlık adına suçludur ve Allah katında sorumludur.
Semerkand Dergisi / 136. Sayı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...