Ana içeriğe atla

Tüm Samimiyetsizlere İnat Herkese... :)


SAMİMİYETSİZLİK NASIL TEŞHİS EDİLİR?

•Samimiyetsizlik niçin insanları fiziksel ve ruhsal olarak tahrip eder? 
•Müminler iman etmeyen insanların samimiyetsiz tavırlarını nasıl deşifre ederler? 
•Samimiyetsiz insanlar, bu kötü ahlak özelliklerini müminlerden neden gizleyemezler? 

Samimiyet, Allah'a karşı dürüst olmaktır. Allah'ın “sinelerin özünde” olanı bilen olduğunu unutmayıp, hiçbir çıkar hesabı içinde olmadan, kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan, sadece Allah rızasını gözeterek hareket etmektir. Kalpte yaşanmadığı takdirde hiçbir şekilde taklit edilemeyen samimiyet, namaz kılmak oruç tutmak gibi taklit edilebilir mümin özelliklerinden oldukça farklı olarak sadece Allah korkusu olan müminlerin sahip olduğu önemli bir özelliktir. Bu yüzden ruh hali olarak, göründüğünden farklı bir niyet taşıyan samimiyetsiz insanlar, sahip oldukları bu durumu gizleyebilmek için ellerinden gelen herşeyi yapabilirler. Yaşam tarzları, tavırları ve konuşmalarıyla, yaptıkları işlerde müminlerin hayatını çok andıran bir yaşam da sürdürebilirler. Allah rızasına uygun olmayan bu niyetlerini uzun süre gizlice sürdürebildiklerini zannedebilirler. Çünkü onlara göre durumlarını insanlara haber veren bir delil yoktur. Ne var ki ortada elle tutulur bir delil olmasa da, samimiyetsiz kişilerin birçok noktada salih müminlerden farklı bir ruh hali içerisinde oldukları kolayca anlaşılabilir.
Devamı İçin... (http://kurandasamimiyetonemi.blogspot.com.tr/2010/03/samimiyetsizlik-nasil-teshis-edilir.html)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...