Receb Ayı Ve Fazileti
Receb
ayı, kamerî ayların yedincisi, üç ayların ise başlangıcıdır. Ramazan-ı şerifin
müjdeleyicisidir. Receb ayının içinde iki mübarek gece bulunmaktadır. Birisi
"Regaib" diğeri "Miraç" gecesidir.
Resûlullah
(s.a.v) şöyle buyurur:
"Beni
iyi dinleyin; Receb ayı, savaş hislerinin duyulmadığı Allah'ın (haram) ayıdır.
Kim inanarak ve sevabını sadece Allah'tan bekleyerek Receb ayında bir gün oruç
tutarsa Allah Teâlâ'nın en büyük hoşnutluğunu kazanmış olur" (Tezkire).
Denilir
ki; Allah Teâlâ (c.c) yılın aylarını dört ay ile süslemiştir. Şu âyet-i kerime
bu hususa işaret eder:
"Gökleri
ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on
iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar
içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin..."[1]
Bu
haram ayların üçü peş peşe (zilkade, zilhicce, muharrem) ve biri de tek başına
olup Receb ayıdır.
Rivayet
edildiğine göre; Receb ayının ilk cuma günü gecenin üçte biri geçince bütün
melekler Receb ayında oruç tutanlar için istiğfar ederler.
Deylemî,
Hz. Âişe'den (r.ah) şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah'ın (s.a.v) şöyle
buyurduğunu işittim:
"Cenâb-ı
Hak (c.c) şu dört gecede hayırları yağmur gibi yağdırır:
Kurban
bayramı gecesi, Ramazan Bayramı gecesi, Şâban'ın on beşinci (Berat) gecesi,
Receb ayının ilk gecesi." [2]
[3]
Üç Aylarda Yapacaklarımız
• Tevbeye sarılmalıyız. “Ben günde yetmiş
sefer (bazı rivayetlerde yüz sefer) tevbe ederim.” diyen rahmet Peygamberine (s.a.v)
uyarak bol bol tevbe etmeliyiz.
Zifiri bir gecede, denizin karanlıklarındaki
balığın karnından “Senden başka ilah yoktur; Seni tenzih ve tesbih ederim. Ben
zalimlerden oldum.” (Enbiya, 87) diyerek inleyen Yunus Aleyhisselam’ın
iniltilerine eşlik ederek tevbe etmeliyiz.
Karşılaştığı olayları tevbe sebebi görüp,
bütün bir ömrünü “Ya Rabbi! Ben pişmanım! Bütün yapmış olduğum günahlardan;
keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha ben yapmayacağım.” yakarışları ile geçiren
Allah dostlarının yollarına düşerek tevbe etmeliyiz.
Âlemlerin Rabbi karşısında hiçliklerini
iliklerine kadar hisseden arifler meclisine kalbimizi bağlayarak, her gün
kendimizi hesaba çekip temizlenmeye çalışmalıyız.
• Beş vakit namazımızı, cemaatle kılmaya özen
göstermeliyiz.
• Zikre yapışmalıyız. Vird edindiğimiz
amelleri aksatmamaya çalışmalıyız.
• Sünnet olan oruçları gücümüz nisbetinde
tutma gayretinde olmalıyız. Özellikle ayın ilk, orta ve son günleri ile
Pazartesi, Perşembe günleri oruç tutma azminde olmalıyız.
• Sünnet olan namazlara, özellikle geceleyin
kalkıp en az iki rekât teheccüt namazı kılmaya kendimizi alıştırmalıyız. Eğer
Recep ayından itibaren bunu yapmaya çalışırsak, Ramazan ayında da inşallah buna
devam etmekte zorluk çekmeyiz.
• Kur’an okumaya, bir sayfa bile olsa her gün
devam etmeliyiz.
• Sadaka ve diğer hayırlı işlerimizi artırarak
sürdürmeliyiz.
• İmkanı olanlar için, Recep ayında umre
yapmanın müstehap olduğunu bilmeliyiz.
Bu ve benzeri hususlara dikkat ettiğimiz
takdirde, Recep ayı ile başlayan ve Ramazan ayı ile zirveye ulaşan manevi
iklimden doya doya faydalanırız inşallah.
Rabbimiz bizi, küçüklüğümüzü anlayıp kendisine
yalvaranların arasına katsın! Çünkü O, Resulüne (s.a.v) şöyle seslendi:
“Resulüm de ki: Yalvarmanız olmasa, Rabbim
size ne diye değer versin?!” (Furkan, 77)[1]
Yorumlar