Ana içeriğe atla

~NASİHATLER~

Câfer-i Sâdık k.s. hazretleri, oğlu Musa Kâzım k.s. hazretlerine şöyle nasihat etmiştir:
“Ey oğul!
Kendi rızkına razı ol. Kendi rızkına razı olan kimse başkasına muhtaç olmaktan kurtulur.
Başkasının malına göz dikme. Başkasının malına göz diken kimse fakir ve yoksul olarak ölür.
Allah’ın taksimatına razı ol. Allah’ın taksim ettiği rızka razı olmayan, yüce Allah’ı töhmet altında bırakmış olur.
Her daim kendi kusurlarını büyük gör. Kendi kusurlarını küçük gören kimse, başkalarının kusurlarını büyük görür.
Başkasının gizli bir halini açığa vurma. Başkasının gizli bir durumunu açığa çıkaran bir kimsenin evindeki gizli şeyler mutlaka açığa çıkacak ve herkesçe bilinecektir.

Kardeşi için kuyu kazan, kazdığı kuyuya kendisi düşer. Ahmaklar arasında bulunan horlanır, alimler arasında bulunan hürmet görür.
Ey oğul! İnsanlara kızmaktan çok sakın, aksi halde onlar da sana kızarlar.
Boş iş ve sözlere bulaşma. Aksi halde aşağılanırsın.
Ey oğlum! Lehinde de aleyhinde de olsa hakkı söyle, doğruluktan ayrılma. Böylece halkın işlerini danıştığı bir kimse olursun. Herkes seninle istişare eder, senin fikrine başvurur.
Ey oğul! Arkadaşlık yaptığın, ziyaretine gittiğin kimse iyi ahlâk sahibi olsun, kötü ahlâkı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme. Çünkü onlar suyu olmayan çöl, dalları yeşermeyen ağaç, üzerinde ot bitmeyen toprak gibidirler.
Ey oğul! Allah Tealâ’nın kitabını oku, iyilikleri emret, kötülükten de sakındır.

Sana gelmeyene sen git. Seninle konuşmayanla sen konuş. Sana vermeyene sen ver. İsteyeni geri çevirme.
Gıybetten, laf taşımaktan sakın. Çünkü söz taşımak insanların kalbinde kin ve düşmanlığı artırır.
İnsanların ayıplarını görme. Zira insanların ayıplarını gören, onların hedefi olur.”
(Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 3/195)
Semerkand Dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...