Ana içeriğe atla

~La Tahzen, İnnALLAHe-l meana~

 
 ~Üzülme, Allah Bizimle~

Peygamber Efendimiz s.a.v.’in en yakın dostu, hicret ve mağara arkadaşı Hz. Ebu Bekir Sıddîk r.a. hicret esnasında Sevr Mağarası’nda iken başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor:
Allah Rasulü s.a.v. ile birlikte mağarada idim. Bizi arayan müşriklerin ayaklarını gördüm. İçlerinden biri eğilip baksa bizi görecekti. Allah Rasulü’ne:
– Ey Allah’ın Rasulü! Onlardan biri başını eğip ayaklarının arasına baksa bizi görecek, dedim.
O şöyle buyurdu:
– Ey Ebu Bekir! Üçüncüsü Allah olan iki kişi hakkında zannın nedir? Üzülme. Allah bizimle beraberdir.
Böylece Allah Rasulü s.a.v. ona ve ümmetine Allah ile beraber olmayı, tevekkülü ve teslimiyeti öğretiyordu. Allah Tealâ Rasulü’nü müşriklerden muhafaza ediyordu.
   (Buharî; Müslim; Tirmizî. Ayrıca bkz. Tevbe Sûresi, 40’ncı ayet)  

Semerkand Dergisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...