Ana içeriğe atla

~İnsan Dilinin Altında Gizlidir~



Tatlı dili olanların dostları her gün biraz daha artar.Söylenmediği müddetçe söze sen hakimsin.Bir kere söylendi mi, o sana hakim olur.Sonradan pişman olmaktansa ağzından çıkan sözlere dikkat et.İnce sözler keskin kılıca benzer.Kalkanın yoksa geri dur.Ağızdan çıkan söz bil ki, yaydan fırlayan ok gibidir.Ok gittiği yerden geri dönmez Seli baştan bağlamak gerek.Ebedî olarak zulmün kapısını kapayan, adaletiyle gönüllere taht kuran Hz Ömer der ki: "Bütün dostları gezdim, gördüm; dili muhafaza etmekten daha iyi dost görmedim.Bilumum elbiseleri giydim, gördüm İffet ve sakınmaktan daha iyi elbise görmedim.Bütün malları gördüm, kanaatten daha iyi mal görmedim.Bütün iyilikleri gördüm, nasihatten daha iyisini görmedim.Nice yemekler tattım, sabırdan lezzetlisini görmedim."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...