Ana içeriğe atla

Efendimden (sav) ...


"Umut verip güven aşılayıpta yarı yolda bıraktığın insanın Gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin..."
Hz. Muhammed (s.a.v.)


Böyle bir Hadis-i Şerifin varlığı şaibeli olduğu ve uydurma hadis kapsamına girdiği ikazları olmuştur... Bilinmesi ve kullanılmaması maksadıyla kaldırmıyoruz....

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Mugîre (bin Şu'be) radiyailahu anh'dan:
(ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bana karşı (demediğimi dedi diye) yalan uydurmak, herhangi biri adına yalan söyle mek gibi değildir. Kim benim adıma yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın!"...

www.looktr.com/uydurma+hadis--2684-b--1
F.Zehra (2563) dedi ki…
Eyvallah...Aslında paylaşım yaparken de çok da Efendim (sav)'in kelamı gibi değil diye düşünmedim,aklıma takılmadı değil...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...