Ana içeriğe atla

~Hayırlı Cumalar~

"Allah bir kulunu severse,sevdiğine gönderir,terbiye ettirir,azametine yakışacak şekilde ona edep öğrettirir ve nihayet onu sever.Sana müjdeler olsun.Seni bir mürşide gönderdiyse haberin olsun,Allah(cc) seni seviyor demektir." Şah-ı Nakşibend Hz. (ks)
Bu yolun büyüklerini sevmenin,dünyâ ve âhıret seâdetinin sermâyesi olduğu bildirilmekdedir:
ALLAHü teâlâya hamd olsun.
Onun sevgili Peygamberine ve Âline ve Eshâbının hepsine salât ve selâm olsun!Bizi sevenler, iyi biliniz ki, arka arkaya gelen kıymetli mektûblarınız, sevginizin çokluğunu,
bir ân önce kavuşmak istediğinizi bildirdiği için, bizleri çok sevindirdi.ALLAHü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan muhabbetinizi artdırsın.Bu sevgiyi, dünyâ ve âhıret seâdetinin sermâyesi biliniz!Bu sevginizin artması için, ALLAHü teâlâya düâ ediniz!Bu sevgi, insanın islâmiyyete uymasını kolaylaşdırır.Kalbin her ân ALLAHü teâlâ ile olması, bu sevgi ile elde edilir.Eğer dünyânın bütün sıkıntılarını ve zulmetlerini, lekelerini kalbe doldursalar,
bu sevgi bulunursa, hiç üzülmemelidir. Ümmîdli olmalıdır.
Eğer kalbe dağlar gibi çok hâller ve nûrlar yağdırsalar, fekat bu sevgi kıl kadar azalsa,bunları harâblık, felâket bilmelidir ve istidrâc olduğunu anlamalıdır.
Buna sıkı yapışıp sonra, işinize bakınız!
Kıymetli ömrü lüzûmsuz şeylerle boş yere geçirmeyiniz!
Fârisî beyt tercemesi:
Sana söyliyeceğim hep budur:Çocuksun, yol ise korkuludur!Size ve doğru yolda gidenlere ve
Muhammed aleyhisselâmın yolunda bulunanlara selâm olsun!
Mektubat-ı Rabbani - 235.Mektup

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...