Ana içeriğe atla

Göz Kalbin Elçisidir…


Göz kalbin elçisidir…
Göz kalbin elçisidir… Onun tarafından görevlendirilir. Güzel ve manzaralı bir şey bulmuşsa memnuniyet duyar. Fakat göz çoğu defa kalbin başını belaya sokar. Zira öyle güzelleri haber verir ki, ne hepsini elde etmeye , ne de ayrılıklarına tahammüle kalbin gücü yeter…
Bakışlarını ’ ın izni haricinde salıverenlerin hasretleri devamlı olur. Çünkü bakmak sevgiyi doğurur ve kalp bir alakaya sahip olur. Sonra bu alaka kuvvetlenir; vurgunluk derecesine varır. Ve kalbi kaplar. Göz bakmaya devam ettikçe vurgunluk hali kalpten ayrılmayacak bir sevgi halini alır. Artık kalp köle olmuştur ve layık olmayana kulluk yapmaya başlar. Bütün bunlar bakmanın cinayetleridir…
Bir kral iken şimdi bir esirdir o…
Kalp düştüğü haller için, gözden dert yanar. Göz ise: “Ben senin memurundum. Bana görev veren sendin.” der…
Bütün bunlar, ’ın sevgi ve bağlılığından boş kalan kalplerin belasıdır…
Kalp’ı sevmek için yaratılmıştır.
Bu yüzden, sevgilisi “O” değilse kulluğu başkasınadır…
İbn-i Cevzi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elhamdülillah Alâ Külli Hal

" Elhamdülillah Alâ Külli Hal - Her Halimiz İçin Allah'a Hamdolsun" SEN'den gelene, gelmeyene; Ne şekilde belirlemişsen kaderime, bu oyundaki biçtiğin rolüme, yürekten kocaman bir EYVALLAH ! .. Hz.Mevlana (ks)  

Kıymet Bilene

"Sevdiğin şeylerin sorumluluğunu almazsan, onları kaybedersin..."  Üstün Dökmen

Hubb-ı câh nedir?

Hubb-ı câh, şeytanın kalbe bulaştırdığı bu yedi hastalığın en masum görüneni, en sinsi ve hızlı büyüyeni, bu nedenle de galiba en tehlikelisi. Kabaca “makam sevgisi” diye çevrilen hubb-ı câh’taki “câh”, aslında “dünyevî menfaat, üstünlük ve itibar, insanların teveccühüne mahzar olmayı sağlayan şey” demektir. Böyle bir itibar genellikle idari, siyasi, ilmi bakımdan yüksek bir mevkide bulunmakla kazanıldığından, câh, zamanla “mevki, makam, rütbe” anlamına kullanılır olmuştur. Nitekim bazı kaynaklarda hubb-ı câh yerine, “yönetme, baş olma, liderlik tutkusu” anlamına gelen “hubb-ı riyâset” tabiri tercih edilir. Bu tabirlerdeki “hubb” kelimesiyle de “bir şeye ölçüyü kaçıracak tarzda ihtirasla yönelme”nin kastedildiğini söyleyip hubb-ı câh’ı şöyle tanımlayalım: Sırf insanlar nazarında itibar kazanmak, uhrevî olmayan menfaatler elde etmek için bir mevki ya da makama gelmeyi istemek, bunun için her yolu mübah görmek. Hubb-ı câh, “zühd” dediğimiz, “insanı Allah Tealâ ile meşgul olmak...