Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım 9, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gitmeyi Öğrendim Ben..Sonra Dayanamayıp Dönmeyi…

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla… Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim… İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu… Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi… Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. . Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra
Buluttan bir damlacık indi denize. Enginliği görünce utandı. Kendi kendine, "denizin karşısında ben de kimim ki..." Onun varlığına göre ben yok sayılırım” dedi. Kendisini küçük gördüğü için sedef gönlünü açtı ona, bağrına bastı ve korudu. Kader onu o denli yüceltti. Naz ile besledi damlacığı sedef ki, sultanların tacına… kondurdu sonra inci olarak... Damla kendisini alçak gördüğünden yüceldi, yokluk kapısına kapılandığı için var oldu. Şeyh Sadi-i Sirazi