Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

~Mürşid Terbiyesine Girmedeki Gaye~

  İmam Rabbânî (k.s) (1034/1625), bir mürşid terbiyesine girmenin hedefini kısaca şöyle belirtmiştir: “Bir mürşid terbiyesine girmekten maksat; hakiki imana ulaşıp, ilâhî emir ve hükümleri muhabbetle uygulamaktır.” “Fenâ ve bekâ hallerinin elde edilmesinden asıl gâye “yakîn” hâlinin hâsıl olmasıdır. Bundan başka bir şey düşünmek (Mesela, ALLAH’ın kendisine hulûl edip bedenine girdiğini yahut kendisinin ALLAH’ın zatında kaybolduğunu, veyâ ibadetlerin kendisinden düştüğü bir makama ulaştığını söylemek) dinden çıkmaktır.” “Asıl maksat, aşk ve muhabbet değil, kulluktur. Aşk, cezbe ve muhabbet güzel kulluk içindir. Velayet mertebelerinin en sonu kulluk makamıdır. Ondan daha üstün bir makâm yoktur.” “Tarikat ve hakikat menzillerini aşıp geçmekten maksat, rızâ makâmı için gerekli olan ihlasın elde edilmesidir, başka şey değildir!” Büyük veli Ebû Talib el-Mekkî (k.s) demiştir ki: “Kalbinde ALLAH’tan başka bir muradın kalmaması için cehd ve gayret et. Bu murat sende ger

~Sinemizde ki Başına Buyruk Sultan~

  KALP Kalp,sinemizde ki başına buyruk sultan. Sev dersin sevmez,sevme dersin sever. İncinme dersin aldırmaz, hem cismin,hem canın kervancı başı O…. Onsuz ne beden beden olur, ne can can.ve insan, suretiyle değil siretiyle insan. Akıl onun kapıcısı. Aklımla hareket ediyorum derler ya hani;yalan ah neler çekeriz elinden, kâh kupkuru oluruz ,bi damla yaş çıkmaz kimimizin gözünden. “öyleki taşlar gibi,hatta taşlardan daha katı oldu kalpleriniz. Taştan su çıkar da……”der Yaradan… Kâh dergahın kapısına “ah minel aşk….” Yazar dervişler ; aşksızlar   olamaz babından.     Kâh “Hep kevnü mekan aşık ya Rab bu ne halettir.Ayyuka çıkar feryad güya ki kıyamettir” dedirir esrar dedeye. Kâh Hak bir gönül verdi banaHa demeden hayran olurBir dem gelir şadi olurBir dem gelir giryan olurBir dem döner Cebrail'eRahmet saçar her mahfileBir dem döner İblis'leyinBu halk ile düşman olurDer yunusun ağzından. "Vücutta bir et parçası var ki, o düzelirse vücut da düzel

Üstaddan...

"Dedim;Ağız Tadı, Bal ile Olmaz,Bana  Sultan Gerektir...Dedi Hal iledir Kal ile Olmaz! Seven, Sevdigine;Kurban Gerektir!"     H z. Mevlana (ks)

~Her kahve aynı tadı taşımaz...~

Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona gore degişir *Sahilde oturduğun rüzgarlı bir sonbahar günü, en sevdiğin dostun ağlarken kahvenin tadı kederlidir... Kahve telvesine yüreginin acısı karışır. *Bir pazar öğle sonrası annenin "hadi bir kahve yap da içelim" dediği kahve huzurludur... Köpükler annenin göz bebeklerine yansır... Dudağının kıyısında kalan küçük bir gülümsemedir... *Bir gece vakti zil zurna sarhoş birinin içtiği kahve düşülen kuyudan çıkma cabasıdır... Koyu kıvamlı kahverengi bir ipe tutunur çıkarsın ... çıktığın an uyuyakalırsın... ferahlıktır!!! *Dostlarla içilen kahve neşedir... Kahkahalar köpüklerin üzerinde yüzer... *Tek başına gece vakti balkonda içtiğin kahve yalnızlıktır...Acıdır tadı... Ama garip de bir keyfi, lezzeti vardır... *Baban için yaptığın kahve sevgi doludur... çay bardağında, az şekerli...Kahve gibi görünmez sana... Ama sıcaktır dumanı tüter ve kokusu büyülüdür... *Beklemediğin bir anda sana uzatılan kahve baskadır... Isıtır insanı

~Müminin Mihengi Dürüstlük~

İ slâm, insanı insanca yaşatmak için gönderilen ilahi bir dindir. Bu gayeye ulaşmak için birtakım kurallar koymuştur. Bu  kurallar evrenseldir. Her devirde ve her yerde insanların muhtaç oldukları ilkelerden meydana gelmektedir. Bu evrensel ahlâkî prensiplerden biri de sıdk, yani dürüstlük ve güvenilir olmaktır. İslâm ahlâkında doğruluk ve dürüstlük, insan onurunun ve sağlıklı bir toplum yapısının vazgeçilmez şartlarından biri olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla dürüstlük, gerek fert gerekse toplum için zorunlu olan ahlâkî niteliklerin tamamını kendinde toplar. Dürüstlük, müminin en önemli ve en belirgin özelliğidir. Allah’ın varlığına ve birliğine inanan her mümin dürüst olmak zorundadır. Zaten “mümin” kelimesinin içinde bu mana mevcuttur. Dolayısıyla kendisine güvenilmeyen ve dürüst olmayan bir mümin düşünülemez. Zira bu kelimenin bir anlamı da “güven veren”dir. Güvenilmezlik ise münafıkların özelliğidir. Dürüst kişi; doğru ve özü sözü bir olur, olanı olduğu g