Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Siz Kahvenin Tadını Alanlardan Mısınız?

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski universitelerindeki profesorlerini ziyaret icin biraraya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatin stresinden şikayetlenmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesor mutfaga gider ve yaninda buyuk bir termos icinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak uzere degişik tarzda ve ucuz gorunenden, pahali ve hatta cok ozel olanlarina kadar degişik kahve bardaklari ile gelir. Herkes bir bardak seçince, profesör söyle söyler: 'Farkettiyseniz, tum pahali gorunen bardaklar alindi ve geriye ucuz gorunumlu, sade bardaklar kaldi. Kendiniz icin en iyi olani istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynagi aslinda. Emin olun ki, bardagin kendisi kahvenin kalitesine hic bir sey katmaz. Coğu zaman, sadece daha pahalidir ve hatta bazi durumlarda da içtigimizi saklar. Hepinizin aslinda istedigi kahveydi, bardak degil, ama bilincli olarak en iyi bardaklara yoneldiniz ve sonra birbirinizin barda

~Çocuk Ailesinin Vitrinidir~

Dikkat ettiniz mi bilmem; ekseri çocuklar yaşadığı hayatı sevmez, bıkkın dolaşırlar. Sorsak, “Nedir derdin?” Çevresini sevmiyordur. Anne-babasından şikâyetçidir. Her çocuk melek makamında doğar. Bu sebepten derim ki; hayırsız çocuk yoktur, Allah hayırlı ana-baba versin. Bir gün Sultanahmet Camii imamı Gönenli Mehmed Efendi ile Sultanahmet’te yürüyorduk. Hoca, bir fakir gördü. Hatırlıyorum, meşin uzun bir cüzdanı vardı. Cüzdanını açtı, bütün parasını fakire verdi. “Ben onları İslam’a ısındırmak için yapıyorum.” dedi. Trende kadınlara, subaylara yer verirdi. “Bizim vazifemiz sadece İslamiyet’i anlatmak değil, İslamiyet’i sevdirmek de.” derdi. İslamiyet, herkesten önce çocuklara sevdirilmelidir. Çocuğun İslamiyet’i sevmesi için de evvela ebeveynini sevmesi lazım. Mesela kızıma veya oğluma gittiğimde, hemen torunlarıma derim ki, “Soracağın, söyleyeceğin bir şey var mı? Ben seninle konuşmaktan çok zevk alıyorum.” Böyle yapmakla ona alaka gösteriyorum. Sohbetin sonunda

Sana sığınırım....

''İnnemâ eşkû bessî ve huznî ilallâh'' «Ben derdimi ve hüznümü ancak Allah Teâlâ'ya arzederim» (Yûsuf/86) Gözümün önünden ,aklımdan, fikrimden gitmeyen elinde şekeriyle bayram nedir anlayamadan evine ölüm haberi giden çocuktan tutunda oğullarından eşlerinden babalarından haber bekleyen tüm canlara kadar nasıl anlatılır ve neyle ifade edilir bu acı.....Bayramın birinci gününden beri üzüntü içindeki ailelere Rabbim hayırlı sabırlar yakınlarına şehadet ve ahirette sabırlarının karşılığını en güzeliyle nasip etsin inşallah....         

Güzel İnsanlar Vesselam...

  "Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel;         Bir akşamdı ki zaman donacak kadar güzel.." Necip Fazıl KISAKÜREK Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli 'helal değildir' diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır .Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam ayni şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: "Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir." Adam üşenmez kal

Hayırla...

" Allah dostlarıyla ülfet edilerek muhatap olunan güzellikler,cilalanan kalp aynasına yansır mutlaka.Bu sebeple ehl-i hâlin nezdinde nazar esastır,kalbi kirinden pasından arındırmak esastır.Söz fuzulidir, kıyl ü kâldir..."

Mevlana'dan...

Mutluyum!.. Çünkü yol yakınken dönüşlerim var… Huzuruma şaşırmayın!.. Çünkü yarı yolda duranlardan , koşar adım gitmişliğim var… Kızmayın aşktan caymışlığıma, Benim karşıdan tanımama gibi bir özrüm var… Gelsin hayat bildiği gibi, elinde ne varsa hayata dair. Ötesi hiç bir şey ya da vesair...Gerisi misafir... Hz. Mevlana (ks)

Müslüman'ım demek başka,Müslümanca yaşamak başkadır..

Müslüman'ım demek başka, Müslümanca yaşamak başkadır!.. Bir gün yanıma bir genç geldi. Dedi ki: "Ağabey, biliyorsun askerliğimi yaptım ve bir işe girdim. Ben istedim ki hayatımı bir gayeye vereyim, onun peşinde koşayım. Onun için üzülüp onun için sevineyim. Bu sebeple yerli yabancı pek çok kitap okudum. Gazeteleri takip ettim. Siyasetle uğraştım. Yine de aradığımı bulamadım. Şimdi elimde olmayan sebeplerle sinirleniyorum, yakınlarıma zarar veriyorum. Hatta bazen uyku hapı cinsinden müsekkinler alıp komaya girmişçesine yatıyorum." Ona dedim ki: "Anladığım kadarıyla kendini bir gayeye verememişsin; çalışmaların da boşa gitmiş gibi... Nasıl bir gaye aradığını da bilmiyorum amma Müslüman'ın esas gayesi Allah rızasını kazanmaya çalışmaktır. En büyük gaye budur. Bu gaye yeryüzündeki bütün insanlara yeter; her insanı tek tek meşgul eder. İnsan, hayatını meydana getiren unsurlarda Allah'ın emirlerini ve yasaklarını aramalıdır,o emirlere en iy

Hoşca bak zâtına...

"Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen. Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen."Şeyh Gâlip  Ey gönül, ey gönül, neden bu kadar gamla dolusun. Yıkıksın, kırık döküksün ama tılsımlı bir definesin sen.Meleklerin secde etmeleri emredilen kadri yüceltilmiş bir varlıksın, bildiğin gibi değil, her varlıktan daha olgun daha ilerisin sen. Ruhsun, Cebrail'in üfürmesiyle ikizsin, Allah'ın sırrısın, Meryem'in oğlu İsa gibisin sen.Kendine bir hoşça bak, alemin özüsün sen, varlıkların gözbebeği olan insansın sen. Mertebeni adlarla sanma; adların sahibindedir. Dönüp varacağın yer her şeyi yaratandır, eşyaya gideceğini zannetme.Gördüğün gerçekleri rüya sanma, sen başka bir varlıksın; kendini her sûreti kabul eden Heyulanın büründüğü sûret zannetme. Keşifle gerçekliği meydana çıkan manayı dava sanma, hakkında söylenen vasıfları gözüne girmek için söylenmiş sözler zannetme.Kendine bir hoşça bak, alemin özüsün sen; varlıkların gözbebeği olan insansın sen.

Ehl-i Sünnet İtikadı

Sual: Ehl-i sünnet itikadında olmanın şartları nelerdir? CEVAP Ehl-i sünnet itikadından, önemli olanlardan bazıları şunlardır: 1- Amentü’deki altı esasa inanmak. [Hayrın, şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irade-i cüziye vardır. İşlediği günahlardan mesuldür.] 2- Amel, imandan parça değildir. Yani ibadet etmeyen veya günah işleyen mümine kâfir denmez. [Vehhabiler, (amel imanın parçasıdır, namaz kılmayan ve haram işleyen kâfirdir) derler.] 3- İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. [Parlaklığı artıp eksilir.] 4- Kur’an-ı kerim mahluk [yaratık] değildir. 5- Allah mekândan münezzehtir. [Vehhabiler, (Allah gökte veya Arşta) derler. Bu küfürdür.] 6- Ehl-i kıble tekfir edilmez. [Vehhabiler, kendilerinden başka herkese kâfir derler.] 7- Kabir suali ve kabir azabı haktır. 8- Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve evliyasına da bildirir. 9- Evliyanın kerameti haktır. 10- Eshab-ı kiramın hepsi cennetliktir. [Rafiziler, (Beşi hariç sahabenin tamamı

Oruç

"Oruç, zamanın kirlettiği ve ölümün tozlarına batırdığı vücut ve ruh için, Gözle görülmez bir gusül, bir teyemmümdür. Tek başına bir tıb, dörtbaşı mamur bir sıhhattir..." Sezai KARAKOÇ