Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

~Haya İmandandır~

Hayadan Hayata Yayılan Güzellik Sevda-yı dildârdan gönül usandı / Güzelim cefadan niçin usanmaz / Demek ki üftadem odlara yandı / Hak’tan haya kılmaz kuldan utanmaz / (Dertli) Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir… Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem… Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar… Haya, hayatın güzelliği… ”El-haya ve’l-edeb!” der eskiler; hayasızca bir tavır gördüklerinde, edep dışı bir söz işittiklerinde. Haya ki bir utanma duygusudur; ar ve namus perdesinden bestelenir zaman notalarında. Perde açıldı mı da bir kez; küser sahibine ve kaçar gider coğrafyamızdan bütün güzel nağmelerini toplayarak. Kişi ancak haya sermayesi kadar edîb olur çünki; ancak hayası ölçüsünde müeddeb sayılır. Yakışıksız işlerden alıkoyan da, kötüleri iyi kılan da odur hep. Hayamızı yitirdik ve silinmiş boş

~Hayırlı Cumalar~

"Allah bir kulunu severse,sevdiğine gönderir,terbiye ettirir,azametine yakışacak şekilde ona edep öğrettirir ve nihayet onu sever.Sana müjdeler olsun.Seni bir mürşide gönderdiyse haberin olsun,Allah(cc) seni seviyor demektir." Şah-ı Nakşibend Hz. (ks) Bu yolun büyüklerini sevmenin,dünyâ ve âhıret seâdetinin sermâyesi olduğu bildirilmekdedir: ALLAHü teâlâya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve Âline ve Eshâbının hepsine salât ve selâm olsun!Bizi sevenler, iyi biliniz ki, arka arkaya gelen kıymetli mektûblarınız, sevginizin çokluğunu, bir ân önce kavuşmak istediğinizi bildirdiği için, bizleri çok sevindirdi.ALLAHü teâlâ, bu yolun büyüklerine olan muhabbetinizi artdırsın.Bu sevgiyi, dünyâ ve âhıret seâdetinin sermâyesi biliniz!Bu sevginizin artması için, ALLAHü teâlâya düâ ediniz!Bu sevgi, insanın islâmiyyete uymasını kolaylaşdırır.Kalbin her ân ALLAHü teâlâ ile olması, bu sevgi ile elde edilir.Eğer dünyânın bütün sıkıntılarını ve zulmetlerini, lekelerin

Bizler Farklıyız...

Gidiyoruz, gidiyoruz, gidiyoruz… Sonra dönüp arkamıza bakıyoruz ki bir çuvaldız yol gitmişiz. Bir masal dünyası içinde yaşıyoruz da onun için mi? Yoksa kaskatı gerçeklerle dolu bir dünyada, çirkinliklerin, güvensizliklerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz onun için mi kendimizi hayal dünyasında teselli ediyoruz. Eski günleri yad ederek. Bizim aramızda doyulmaz, tadılmaz bir sevgi vardı. Gönül gönül dirilirdik, tamamlanırdık. Sevgiyle bilenir, saygıyla öperdik alınlarımızdan. O alınlar ki ay kadar güzel, kar kadar temizdi, severdik, sevilirdik. Biz böyleyken bir şeyler oldu sonradan. Paralar, menfaatler kapladı dünyamızı. Dostluğun yerini kaptılar. Rüyalarımızdan bile silindi eski dostlarımızın hatıraları. Şimdi çok perişanız. Çöl yağmuru nasıl beklerse, içimizde öyle özlüyor eski dostları, dostlukları. Bizim dostlarımız vardı, dertlerimiz dertlerine karışmış. Bizim dostlarımız vardı, Hz. Ebubekir (r.a.) misali: “Ehlime Allah ve Rasulünü bıraktım.” diyen. Bizim dostla

Hayırlı Cumalar....

"Dünya pazarının sermayesi altındır. Öte âlemin sermayesi ise; Aşk ve daim nemli iki göz Gönlüm bağdır, gözüm bulut. Bulut ağladı mı bağ yeşerir. Mum gibi yaş dök ki gönül evin aydınlansın..." Hz. Mevlana

~Ömrünüzü "ne derler hastalığı" ile harcamayın ~

 Etrafımızdaki bütün insanları bizden memnun etmek bu dünyadaki en zor işlerdendir. Bu imkansız olduğu gibi, gereksizdir de. İnsan fıtratını tanımalı ve insanlık tarihini iyi bilmedir. Bu dünyadaki insanların birçoğu, kendisini yoktan yaratan, sonsuz rahmetiyle yaşatan, rızıklandıran, göğü ve yeri hizmetine sunan Rabbi’nden bile razı değildir; O’nu tanımaz, inkar eder, Zatına ortak koşar, hakkında olmadık şeyler söyler. Bu insanların çoğu, kendilerini cennete götürmek için can atan peygamberlerle savaşmıştır. Hepimize rahmet olan Allah dostlarının da her devirde münkiri olmuştur. Demek ki asıl olan halka göre davranmak değil, Hakk’a bakarak hak üzere yaşamaktır. Halk, hayatın bir gerçeğidir, fakat hayatımızın sahibi değildir. Pek çok kimse, halkı ölçü alır; “Halk ne der, insanlar hakkımda ne düşünür; ben onların karşısına nasıl çıkarım!” diye hayatını halka göre düzenlemeye, insanların beğenisine göre giyinip kuşanmaya, süslenmeye, eğlenmeye, davranmaya çalışır. Bu arada hi